istanbul escortistanbul escort ankara escortankara escort beylikdüzü escortbeylikdüzü escort bahçeşehir escortbahçeşehir escort beylikdüzü escortbeylikdüzü escort istanbul escortistanbul escort Hastalik Durmaz: Ekim 2013

31 Ekim 2013 Perşembe

Tüp bebek tedavisinde IMSI tekniği

Tüp bebek tedavisinde IMSI tekniği

Spermin morfolojik yapısının, günümüzün ileri teknolojisinin ürünü olan çeşitli cihazlar aracılığıyla incelenmesi sonucu genetik yapısının anlaşılabilmesini sağlayan bir tüp bebek tedavisi yöntemidir. Tüp bebek tedavilerinde mikro enjeksiyon aşamasında spermlerin yumurtalara yerleştirilmesi sırasında kullanılan normal büyütme oranı 200 ile 400 kat arasındadır. Tıp dilinde IMSI adı verilen özel bir mikroskop altında büyültme oranı 6000 kat düzeyinde olarak, spermi oluşturan genetik materyali taşımakta olan hücrelerin organellerinin de incelenmesini sağlamaktadır. Bu durum daha kaliteli ve daha düzgün olan spermlerin seçilmesinde büyük bir avantaj sağlamaktadır. Erkek kaynaklı olan çocuk sahibi olma problemleri için uygulanacak olan tüp bebek tedavilerinde, sperm seçimi yüksek önem taşımaktadır. Spermin yapısına bağlı olarak embriyo kalitesinin bozuk olduğu düşünülen hastalar IMSI yöntemi uygulanmaktadır.

Tüp bebek tedavisinde düşük riski nedir?

Tüp bebek tedavisinde düşük riski nedir?

Tüp bebek tedavileri sonucu oluşturulan gebeliklerdeki düşük ve bebekte oluşabilecek sakatlıklar veya dengesizlikler sorusu en fazla sorulan ve ebeveynlerin kafasını en fazla meşgul eden sorulardır. Tıbbi açıdan incelendiğinde doğal yollarla oluşan tekiz gebeliklerde, annenin vücudu sadece bu bir yumurtanın hormonal etkisine maruz kalır, ancak tüp bebek tedavilerinde olumlu sonuç yüzdesini arttırabilmek için, bazı durumlarda on veya on beş ayrı yumurtanın büyütüldüğü olabilmektedir.

Bu sebeple annenin vücudu her yumurtadan belirli bir oranda öströjen hormonuna maruz kalmaktadır. Vücutta oluşan kanamaların oluşma nedeni olan öströjen hormonu ile progesteron hormonunun dengesizliğidir. Dolayısıyla olağan yollarla oluşan gebeliklerden biraz daha fazla öströjen hormonuna maruz kalan annenin vücudu, yeterli miktarda progesteron hormonu üretemeyebilir. Ancak bu durum tüp bebek tedavilerinde tamamen uzmanların kontrolü altındadır. Her tüp bebek tedavisi sonrasında kontrol altında olan anne, uzman görüşüne bağlı olarak progesteron hormonu desteği yapılmaktadır. Dolayısıyla normal yollarla oluşan gebeliklerde ki düşük riski ile tüp bebek tedavilerindeki düşük riski arasında bir fark yoktur.

İlgili aramalar: tüp bebekte düşük riski nedir? tüp bebekte düşük riski daha fazla mıdır?

30 Ekim 2013 Çarşamba

Bebek neden hıçkırır?

Bebek neden hıçkırır?

Hıçkırığın oluşma nedeni, tıp dilinde diyafrag makası olarak tanımlanan kasın kasılmasıdır. Diyafrag makası, göğüs boşluğu ile karın boşluğu arasındaki kastır ve bu kasta ortaya çıkan ani kasılmalar hıçkırığa neden olmaktadır. Diyafrag makasında ortaya çıkan bu ani kasılmadan dolayı, ses tellerinin hızla birbirlerine yakınlaşması sonucu çıkmakta olan ses hıçkırık olarak tanımlanmaktadır. Yetişkin olan insanlarda sıklıkla yaşanan hıçkırıklar birçok faktör dolayısıyla ortaya çıkıyor olabilir ve pek çok hastalığın belirtisi olabilir. Ancak yeni doğan bebeklerde bir yaşına kadar hıçkırıkların yüzde doksan dokuzu normal bir reflekstir. Bebeklerde beslenme sonrası midede yaşanan şişlikler, etrafı tanımaya ve öğrenmeye odaklı olan bebeklerin şaşırmaları, ani heyecanlanmaları durumunda hıçkırıklar meydana gelebilir. Bunun dışında ani sıcaklık düşüklükleri sırasında veya beslenme sırasında hava yutması durumunda bebeklerde hıçkırık meydana gelebilir.

İlgili aramalar: bebekler neden hıçkırır? bebeğim sürekli hıçkırıyor nedeni ne olabilir?

29 Ekim 2013 Salı

Tüp bebek tedavisinde yaş sınırı var mıdır?

Tüp bebek tedavisinde yaş sınırı var mıdır?

Tüp bebek tedavilerinde kadınlar için yaş sınırları vardır. Genel anlamda 18 ile 38 yaş arasındaki kadınların tüp bebek tedavilerinde olumlu sonuçlar alması çok da yüksek görülmektedir. Bununla birlikte 45 yaşa kadar tüp bebek tedavisi uygulansa da 42 yaşın üzerindeki kadınların tüp bebek tedavisi yöntemiyle gebe kalması oldukça düşük bir ihtimaldir.

Tüp bebek tedavilerinde başarıyı belirleyen birçok faktör olmakla birlikte, bunların en önemlisi olarak kabul gören faktör anne adayının yaşıdır. Yaşın ilerlemesiyle birlikte fizyolojik ve doğal olarak yumurta rezervinin azalmasına bağlı olarak, tüp bebek tedavilerinden olumlu sonuç alınabilmesi yüzdesi de düşmektedir. Ancak bundan daha önemli olarak görülen faktör, yumurta sayısının azalmasından çok, yumurta kalitesinde yaşanan düşüklüktür. Yumurta sayısının fazlalığı sağlık embriyoların gelişebilmesinde önemli rol oymaktadır ve tüp bebek tedavisinde kullanılabilecek derecede sağlıklı embriyonun seçilebilmesini kolaylaştırmaktadır. Genel olarak kırk yaş ve üzerindeki anne adaylarının tüp bebek yöntemiyle gebe kalması olasılığı yüzde yirmi sınırını tüm dünya üzerinde olduğu gibi ülkemizde de aşamamaktadır.

İlgili aramalar: tüp bebek tedavisinde kadın için yaş sınırı var mıdır? tüp bebek için yaş sınırı nedir?

Bebeklerde gelişme geriliği nasıl olur?

Bebeklerde gelişme geriliği nasıl olur?

Bebeklerde gelişme geriliği anne karnından başlayarak ortaya çıkabilen bir durumdur. Hamilelik sırasında ve sonrasında bebeklerde, belirli dönemlerde fizyolojik ve davranışsal olarak belirli gelişimlerin yaşanması zorunludur. Bu gelişim aşamalarının ebeveynler ve doktorlar tarafından dikkatle izlenmesi gerekir. Gelişim aşamalarının doğru zamanda ortaya çıkmaması bebeklerde gelişme geriliği olarak adlandırılır. Bebeklerde hamilelikten itibaren gelişme geriliği çok çeşitli nedenlere dayalı olarak ortaya çıkabildiği gibi, yine erken tespit edilerek nedenin ortadan kaldırılmaması durumunda hayati veya kalıcı sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir.

Bebeklerde gelişim geriliği, hamilelik sırasında oksijen eksikliği, annenin çeşitli rahatsızlıkları, annenin sigara, alkol veya uyuşturucu gibi bağımlılık yapıcı maddeleri düzenli olarak kullanması ve daha birçok nedene dayanabilir. Hamilelik sonrasın bebeklerde gelişme geriliği, doğum öncesi zamanlarda yaşanana bazı tespit etmekte gecikilmiş gelişim gerilikleri dolayısıyla ortaya çıkabildiği gibi, çeşitli kalp, beyin veya diğer organlarda var olan rahatsızlar sebebiyle oluşmaktadır. İkiz ve daha fazla sayıdaki gebelikleri çok daha yüksek oranda gelişim geriliği oluştuğu gözlenmiştir. Bununla birlikte hamilelik sırasında bebeklerin yaşadığı oksijen eksikliği, doğum sırasında ölüm riskini yükseltmekte ve fetüs de normal ağırlığın yüzde on daha altında bir ağırlığa sebep olmaktadır.

İlgili aramalar: bebeklerde gelişme geriliği nasıl olur? bebekte gelişim geriliğinin sebepleri nelerdir?

Öksürük şurubunun sakıncası var mı?

Öksürük şurubunun sakıncası var mı?

Son birkaç yıldır tüm dünya genelinde uzmanlar tarafından yapılmakta olan araştırmalar neticesinde ortaya çıkan sonuçlara göre öksürük şurubunun yararları irdelenmeye başlamıştır. Öksürük şuruplarının yararlı mı yoksa zararlı mı olduğu konusunda da bu neden dolayısı ile de çeşitli araştırmalar gerçekleştirilmektedir.

Bu noktada özellikle iki yaş altı çocuklar için öksürük şuruplarının yarardan çok zarar vermesi nedeni ile kullanımına izin verilmemektedir. Bu noktada da yapılan araştırmalar neticesinde insanların öksürük şurubu kullanmamasının daha iyi olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Alınmakta olan sonuçlar nedeni ile de uzmanlar sadece iki yaş altı bebekler için değil aynı zamanda da yetişkinlerde dahil olmak üzere kimsenin öksürük şurubu kullanması tavsiye edilmemektedir.

Zaten öksürüğün tamamen kesilmesi de çok doğru bir durum değildir. Çünkü öksürük solunum yollarının bir refleksidir. Yani vücutta yer almakta olan yabancı maddeleri ve salgıları atmak amacı ile bir reflekstir. Bu noktada da özellikle kişinin öksürüğün altında yatan bir astım ya da KOAH gibi bir hastalığı bulunuyor ise öksürüğün kesilmesi o kişi için daha zararlı olacaktır. Çünkü vücuttaki salgılar atılamaz ve bunlar bronşları tıkar ve çok daha tehlikeli durumlara yol açabilmektedir.

İlgili aramalar: öksürük şurubu zararlı mıdır? öksürük şurupları sağlığa zararlı mıdır? öksürük şurubu içmenin sakıncası var mı?

Tüp bebek tedavisinde nelere dikkat etmek gerekir?

Tüp bebek tedavisinde nelere dikkat etmek gerekir?

Çok hassas bir tedavi yöntemi olan tüp bebek tedavilerinde, en önemli olan uzmanların hastalara verdiği direktifleri tam olarak dinlemeleri ve uygulamalarıdır. Bu direktifler tedavinin başarılı olarak ilerleyebilmesi için yüksek önemde olduğu gibi, annenin sağlığının bozulmaması içinde gereklidir. Özellikle tüp bebek tedavilerinde uzmanların verdiği ilaç dozları, yüksek önemdedir ve hastalar bu ilaçları genelde kendileri almaktadır. Uzmanlardan kullanılacak ilaçların dozlarının ve zamanlarının tam olarak öğrenilmesi ve elbette buna uygun olarak uygulanması tedavinin başarısı için çok yüksek önemde gereklidir.

En fazla sorulan sorulardan bir tanesi olan, tedavi süresince ne tür gıdaların tüketilmesi gerektiğidir. Tedavi süreci içerisinde anne adayının gıda tüketim alışkanlıklarında aşırı olarak tükettiği herhangi bir gıda yoksa değişiklik yapmasına gerek duyulmamaktadır. Sadece uzmanlar tarafından bol miktarda su içilmesi önerilmektedir, kahve ve çay tüketiminin normal sınırlarda kalması aşırıya kaçmaması kaydıyla da herhangi bir yan etkisi yoktur.

İlgili aramalar: tüp bebekte nelere dikkat etmek gerekir? tüp bebek tedavisi alırken nelere dikkat edilmelidir?

28 Ekim 2013 Pazartesi

Tüp bebek tedavisinin riski var mı?

Tüp bebek tedavisinin riski var mı?

Tüp bebek tedavilerin de en önemli risk olarak tedavinin başarılı olmamasıdır. Tedavi amacıyla yapılan bu işlemin başarısız olması uzmanlar tarafından bir risk olarak değerlendirilmektedir. İkinci sıradaki diğer risk olan çoğul gebelik riski, tüp bebek tedavilerinin bir komplikasyonu olarak görülmektedir. Sağlık bakanlığının bu konuda düzenlediği yeni bir yönetmelikle, tüp bebek tedavilerinde, ebeveynler tarafından avantaj olarak görülen birden fazla embriyonun anne rahmine yerleştirilmesi işlemi sonucunda ortaya çıkabilen çoğul gebelikler sınırlandırılmıştır. Günümüzde embriyo transferleri iki adetten fazla yapılmamaktadır.

Üçüncü sıradaki ve sıklıkta karşılaşılan diğer bir risk olan, yumurtaların sayısının arttırılması amacıyla kullanılan ilaçlar sebebiyle fazla sayıda yumurtanın oluşması sonucu ortaya çıkabilen Hiperstimilasyon sendromu olarak bilinen, fazla sayıda yumurtanın cevap vermesine bağlı olarak karın içerisinde sıvı toplanması riskidir. Ancak uzman kontrolü altında yapılan tüp bebek tedavilerinde tüm bu risklerin minimuma indirilmesi için, tedavinin başından itibaren itina ile çalışılmaktadır.

İlgili aramalar: tüp bebek tedavisi riskli midir? tüp bebeğin tehlikesi var mı? tüp bebek tedavisinin anne için sakıncası var mı?

Tüp bebek tedavisi alırken spor yapılır mı?

Tüp bebek tedavisi alırken spor yapılır mı?

Tüp bebek tedavilerinin başarılı sonuçlanmasındaki en önemli faktörlerden biri uzmanların direktiflerini iyi dinlemek ve kati suretle uygulamaktır. Tedavi sürecinin büyük bölümü klinik dışında yapılan tüp bebek tedavilerinde, uzmanların yönlendirmeleri dikkatle dinlenmeli ve uygulanmalıdır. Dolayısıyla tüp bebek tedavisi sırasında spor yapılıp yapılmaması uzmanların kişinin sağlık durumuyla ilgili tespiti doğrultusunda karar verilebilen bir durumdur. Genel olarak tüp bebek tedavilerinde anne adayının spor ve egzersiz gibi bedenini yorabilecek her türlü aktiviteyi tedavi boyunca bırakması gerekmektedir. Bununla birlikte özel durumlarda doktorların tavsiyelerine uygun olarak hareket edilebilmektedir. Hastadan hastaya değişen birçok faktör spor yapılıp, yapılmaması gerektiğinin belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle bu soru ancak tüp bebek tedavisini uygulayan uzman hekim tarafından cevaplanabilir.

İlgili aramalar: tüp bebek tedavisinde egzersiz yapılır mı? tüp bebek tedavisi alırken spor yapılabilir mi?

Luteal faz defekti nedir?

Luteal faz defekti nedir?

Her bayanda yumurtlama döneminden önce, adetin ilk başladığı dönemde, rahim içi zarı kalınlaşmaktadır, yumurtlamanın gerçekleşmesinin ardından ise kalınlaşma süreci durarak olgunlaşma süreci başlar. Bu ikinci evreye yani zarın olgunlaşması süreci tıp dilinde luteal faz olarak tanımlanmaktadır. Rahim içi zarının gelişmesinde sorunların yaşandığı, zarın gelişemediği durumlar ise tıp dilinde kısaca LFD olarak isimlendirilen Lüteal faz defekti olarak tanımlanmaktadır. Lüteal faz defekti’ nin bir hastalık olduğu konusunda görüş birliği yoktur. Her kadında belirli dönemlerde ve belirli yüzdelerle gerçekleşebilen bir durum olduğu için uzmanlar tarafından tam bir görüş birliği sağlanamamıştır. Ancak luteal faz defekti kısırlığa neden olabilen bir durum olduğu için, nedenlerinin minimuma indirildiği bir tedavi süreci geçirilmesi olası bir durumdur.

İlgili aramalar: luteal faz defekti ne demek? lfd nedir?

27 Ekim 2013 Pazar

Tüp bebek tedavisinde beslenme

Tüp bebek tedavisinde beslenme

Tüp bebek tedavileri sırasında anne ve baba adayının beslenme alışkanlıklarında bir takım değişikliklere gitmesi, tedavinin olumlu sonuçlanabilmesi için gereklidir. En önemli etkenler biri olan sigara alışkanlığının tedavi süresince bırakılması, tedavi sürecinin başarı oranını yükseltecektir.

Doğal yollarla oluşan gebeliklerde nasıl bir beslenme yolu izleniyorsa ve özel bir besin grubuna yönelik diyet uygulanmıyorsa, tüp bebek tedavileri sırasında da beslenme alışkanlıklarında herhangi bir değişiklik yapılması gerekmemektedir. Bununla birlikte anne adayın bol su tüketmesi, gebeliğin iki ay öncesinden itibaren folik asit takviyesi alması gereklidir.

Hastaya göre değişmekte olan bazı özel durumlar sebebiyle takviye gerekmesi durumunda erkekte ve bayanda uygulanılması gereken diyetler ise uzman doktorlar tarafından şartlara göre özel olarak belirlenmektedir.

İlgili aramalar: tüp bebek bekleyenler nasıl beslenir? tüp bebek tedavisinde beslenme nasıldır?

Tüp bebek denemesi başarısız olursa yeniden denenebilir mi?

Tüp bebek denemesi başarısız olursa yeniden denenebilir mi?

Tüp bebek tedavileri devam eden süreçleri içerisine alan tedavi yöntemleridir. Genel olarak çeşitli kısırlık tedavilerinin sonucunda başvurulan bir yöntem olan tüp bebek tedavileri, çiftlerin çocuk doğuramama problemleri sonucunda uzmanların önerisiyle başvurulan bir yöntem olması sebebiyle, tedavinin olumsuz sonuçlanması riski var olan tedavi türlerindendir. Bunun yanı sıra çiftlerin en uygun koşullara sahip olmaları çeşitli testler ve takviyeler yardımıyla sağlandıktan sonra uygulanan tedavinin başarısız olması sonucunda, tedavi tekrarlanmaktadır. Bir anne adayına bir yıl içerisinde beş defayı geçmemek, toplamda ise 8 defayı geçmemek kaydıyla tüp bebek tedavisi tekrarlanabilir. Başarısızlıkla sonuçlanan her tedavi sonrasında yapılan tetkiklerle, başarısızlığın nedenleri bulunarak buna yönelik başkaca tedavi türleri uygulanıp, tüp bebek tedavisinin uygulanması sağlanmaktadır.

İlgili aramalar: tüp bebek tedavisi başarısız olursa yeniden denebilir mi? tüp bebek tutmazsa tekrar denenir mi?

Lazer epilasyonla tüyler nasıl alınıyor?

Lazer epilasyonla tüyler nasıl alınıyor?

Günümüz modern dünyası için lazer epilasyon, epilasyon yöntemleri arasında en modern yöntem olarak gösterilebilmektedir. Lazer epilasyonda önem arz etmekte olan konu ışığın dalga boyudur. Bu noktada ışın kıl köküne etkide bulunmaktadır. Kıl kökü, koyu renkli hücrelere doğrudan etkide bulunmaktadır.

Bu noktada ışık enerjisi, ısı enerjisine dönüşmekte ve kıl kökü kalıcı olarak tahrip edilmektedir. Bu sayede de bu nokta üzerinde herhangi bir tüy çıkışı gerçekleşmemektedir. Lazer epilasyon uygulamaları için önemli olan bazı noktalar ve hususlar bulunmaktadır. Bu noktada da lazer epilasyon için kılın yapısı ve cildin yapısı oldukça büyük bir önem arz etmektedir.

Burada lazer epilasyon uygulanacak kılın yapısı kalın, koyu renkte ve sertse, cildin açık olması ile lazer epilasyon uygulaması sonuç olarak çok daha iyi bir başarı elde etmektedirler. Lazer epilasyon uygulaması için cilt tespiti ve analizi elbette ki klinik deneyim ile ve gözlem vasıtası ile yapılmaktadır. Bu noktada farklı lazer tipleri uygulanabilmektedir. Bu noktada lazer tipine göre başarılı sonuçlar mutlak suret ile belirtmiş olduğumuz şekilde kıl yapısı ve özelliklerinin olması gerekmektedir.

İlgili aramalar: lazer epilasyonla tüyler nasıl alınır? lazerle kıllar nasıl alınıyor?

26 Ekim 2013 Cumartesi

Kişiye özel tüp bebek tedavisi nedir?

Kişiye özel tüp bebek tedavisi nedir?

Günümüzde sıklıkla kullanılmakta olan kişiye özel tüp bebek tedavisi tabiri, yanlış olarak bilinmekte ve algılanmaktadır. Tedavinin türü itibariyle tüm tüp bebek tedavileri kişiye özel koşullarla yapılmaktadır.

Her anne ve baba adayının vücutlarının tüp bebek tedavisine verecekleri tepkilerin farklı olması, her tedavinin planlanması ve uygulanması safhalarında uzmanlar tarafından belirlenen değişiklikler olmasına sebep olmaktadır. Kullanılacak ilaç dozları ve uygulamalar her tüp bebek tedavisinde hastanın bulgularına göre özel olarak planlanmakta ve uygulanmaktadır. Her ne kadar belirli standartlar dahilinde yapılan bir tedavi türü olarak görülse de, tüp bebek tedavisi süreçleri, oldukça hassas ve her kişiye göre değişmekte olan tedavi türleridir.

Tüp bebek tedavisi adaylarının her birine, tedavinin doğu şekilde planlanması ve uygulanması için farklı testler yapılmakta ve buna bağlı olarak her hastaya özel olarak çeşitli dozlarda ilaçlar kullanılmakta ve her kişiye farklı uygulamalar yapılmaktadır. Kişiye özel tüp bebek tedavisi genel olarak medyatik bir tanımlamadır.

İlgili aramalar: kişiye özel tüp bebek tedavisi nedir? kişiye özel tüp bebek tedavisi nasıl olur?

Bebeğin burnu neden akar?

Bebeğin burnu neden akar?

Çocuklar burun akıntısının nedeni yetişkinlerden farklı olarak bir nedeni enfeksiyondur. Yani bu burun içi enfeksiyonları olabilir, burun geresi enfeksiyonları olabilir, çocuklarda çok da fazla rastlanmamak ile birlikte sinüzit burun akıntılarına neden olabilmektedir.

Yetişkinlerden farklı çocuklarda yapısal burun eğriliği, yani kıkırdak ve kemiğe ait olarak akıntıların ulaştığı akıntılar çok çok daha azdır. Çocuklardaki burun akıntısı için alerjik hastalıklar, yetişkinlerde olduğu kadar çocuklarda da oldukça etkili olmaktadır.

Çocuklar yetişkinlerden daha da farklı olarak kış dönemlerinde okul ya da kreş gibi mekanlarda birbirlerine çok yakın yaşamaları nedeni ile nezle ve grip gibi viral enfeksiyonları taşıyabilmektedirler. Yaz dönemlerinde okulların kapanması, kapalı ortamların nispeten açılması ve özellikle denize girilmesi ve güneş etkilerinin artması sayesinde bu tür enfeksiyonları seviyesi oldukça azalmaktadır.

Yetişkinlerde olduğu gibi aynı zamanda da mevsimsel değişikliği olan ilkbahar aylarında burun akıntısı artış göstermektedir.

İlgili aramalar: bebeğin burnu neden akar? bebeklerde burun akıntısı neden olur? bebeğimin burnu neden akıyor olabilir?

24 Ekim 2013 Perşembe

Tüp bebek tedavisinde başarı oranı nedir?

Tüp bebek tedavisinde başarı oranı nedir?

Tüp bebek tedavilerinin başarı oranı pozitif gebelik sonucuna bağlı olarak değerlendirilmemelidir. Önemli bir oran olarak kabul görse de, pozitif gebelik gerçek klinik başarı oranı olarak sağlıklı olarak bebeğin doğumu oranıdır. Dünya genelinde yapılan araştırma sonuçlarına göre, tüp bebek tedavilerinde başarı oran yüzde yirmi dört ile yirmi beş arasındadır. İlginç olarak dünya genelinde olağan nüfus artış hızı da, her aybaşına yüzde yirmi beş civarında ölçülmektedir.

Doğal nüfus dengesinin yüzde yirmi beş olduğu bir sistem içerisinde tüp bebek tedavileriyle de ulaşılmış olan bu rakam, olağan ve başarılı bir oran görülmektedir. Tıbbın tüp bebek tedavisine bakış açısı, normalde çocuğu olmayan çiftlere tüp bebek tedavisi yapılarak, doğanın vermiş olduğu yüzde yirmi beşlik şansın, yeniden başarılı bir şekilde uygulanabilmesi şeklindedir.

İlgili aramalar: tüp bebekte başarı şansı nedir?

23 Ekim 2013 Çarşamba

Emziren anneler hangi ilaçları kullanabilir?

Emziren anneler hangi ilaçları kullanabilir?

Emziren annelerin ilaç kullanımları çok zorunlu kalınmadıkça tavsiye edilen bir durum değildir. Kullanılan ilaçlar yoluyla vücuda alınan maddeler emzirme yoluyla bebeğe ulaşarak, bebekte birçok farklı sorunun ortaya çıkmasına neden olabilirler. Bu sorunlar kronik veya ileri düzeyde hastalıkların oluşmasına kadar varabilmektedir.

Yeni doğan bebekler hassas bir gelişim sürecinden geçtikleri için ve anne sütü bebeklerin gelişim sürecindeki en önemli faktör olduğu için ilaç kullanılması büyük sakıncaların ortay çıkmasına sebep olabilmektedir. Ancak annenin kronik rahatsızlıkları dolayısıyla ilaç kullanması zorunluluğu var ise, uzman doktorların denetiminde bebek ve emzirme faktörünün değerlendirilmesinin ardından çözümler üretilmektedir.

Emziren annelerin genel problemlerinden biri olan ve emzirmeden kaynaklanan ağrı ve acının önüne geçebilmek için yine uzman bir doktorun görüşüne başvurulmalıdır. Bununla birlikte, bebeğin yaşıyla doğru orantılı olarak, o yaştaki bir bebeğin kullanabileceği tüm ilaçların anne tarafından kullanılmasında bir sakınca görülmemekle birlikte, kullanılan her ilacın mutlaka doktor kontrolünde kullanılması gerekmektedir.

İlgili aramalar: çocuk emzirenler hangi ilaçları kullanabilir? emziren anneler ne tür ilaçlar alabilir? çocuk emziriyorum ilaç kullanabilir miyim?

Böbrek taşının rahat düşmesi için ne yapabiliriz?

Böbrek taşının rahat düşmesi için ne yapabiliriz?

Böbrek taşı insanların en büyük sorunları ve rahatsızlıkları arasında yer almaktadır. Bu noktada böbrek taşının çok daha rahat bir şekilde düşürülebilmesi için belirli bazı hususlar bulunmaktadır. Ağrı böbrek taşlarının en büyük belirtisidir ve insanları en çok zorlamakta olan şikayet olarak gösterilebilmektedir.

Dolayısı ile ağrının tedavisi, insanlar için oldukça büyük bir önem arz etmektedir. Bazı durumlarda hastaneye yatırarak, damardan serum ile birlikte ağrı kesicilerde vermek gerekli olabilmektedir. Ağrı kesicinin faydalı olmadığı durumlarda, morfin gibi geçici ağrı kesicilerin kullanılması da söz konusudur.

Ağrı birden ortaya çıkmakta ve insanları oldukça zorlamaktadır. Bu noktada insanların özellikle taşın oluşumunu engelleyici hususlara önem göstermesi gerekmektedir. Çikolatanın, çayın ve kahvenin aşırı miktarlarda tüketilmesinden mümkün olduğunca uzak durulması gerekmektedir. Özellikle kadınlarda mesaneye (idrar kesesi) yakın bölgelerde ki küçük çaptaki taşların düşmesi için hareketli bir yaşam gerekir. İp atlamak, koşmak vb. sporlar bu konuda size yardımcı olabilir. Hareketsiz bir yaşam sürmek, spordan uzak kalmak da böbrek taşı oluşumunu kolaylaştırır.

İlgili aramalar: böbrek taşını daha kolay nasıl düşürürüz? böbrek taşının rahat düşmesi için ne yapabiliriz?

Bebeği sürekli hıçkırık tutması normal mi?

Bebeği sürekli hıçkırık tutması normal mi?

Yeni doğan bebeklerde hıçkırık oldukça sık olarak görülebilmektedir ve yeni doğan bebeklerde hıçkırık bir problem olabilmektedir. Çok sık değil ama olabilmektedir. Bebekteki hıçkırık merkezi sebepler ile olmamış ise yani beyinde bir takım hususlar nedeni ile olmamasında sorun bulunmamaktadır.

Bu noktada çünkü bebeklerin beyninde oksijenlenme azlığı, kanlanmanın iyi olmaması, beyin fonksiyonlarda değişiklikler ve ona bağlı beyinsel uyarıların kalkması ile oluşan karın zarındaki kasılma nedeni ile hıçkırık olabilmektedir.

Ama bunun haricinde bebeklerde hıçkırık nedeni ile olarak en sık olarak görüle sebep, annelerin veyahut çocuğu besleyen kişilerin dengesiz ve bilinçsiz olarak çocuğu beslemeleridir. Bu çocuğa bir kerede fazla gıda verilmesi ile ortaya çıkmaktadır. Bu durum çünkü zaten küçük olan bebeklerin midesinin ani genişlemesine neden olmaktadır. Midedeki bu genişleme nedeni ile de karın zarındaki gelişmeler irinti olur ve hıçkırığın ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.

22 Ekim 2013 Salı

Kimler tüp bebek sahibi olabilir?

Kimler tüp bebek sahibi olabilir?

Belirli bir yaş aralığındaki tüm kadınlar, sperm verebilecek tüm erkekler, rahimi olan tüm hanımlar tüp bebek tedavisi için uygun koşullara sahiptir. Genel olarak 18 ile 43 yaş aralığında ki yumurta alınabilecek tüm kadınlara tüp bebek tedavisi uygulanabilir.

İki tüpü kapalı olan kadınlar, ağır sperm faktörü bulunan erkeklerin çocuk yapmada engel teşkil ettiği vakalarda, açıklanamayan kısırlık vakalarına, çeşitli kısırlık tedavileri uygulanmış ancak olumlu sonuç alınamamış vakalara, yumurtalık yaşı ve kalitesi düşük olan vakalara veya birkaç defa gebe kalınmış olmasına rağmen düşükle sonuçlanmış gebelik vakalarına ve benzeri niteliklerdeki tüm vakalara tüp bebek tedavisi yapılmaktadır. Kısırlık tedavilerine başladıktan sonra, tespit edilen duruma göre uzmanların görüş bildirmesi sonucunda tüp bebek tedavisi uygulanmaktadır.

İlgili aramalar: tüp bebek sahibi olmak için neler gerekli? kimler tüp bebek sahibi olabilirler?

Emziren annenin yedikleri bebeğe geçer mi?

Emziren annenin yedikleri bebeğe geçer mi?

Emzirme dönemlerinde annelerin dikkatli bir şekilde besin tüketimi ve ilaç tüketimi gibi detaylara oldukça büyük bir önem göstermesi gerekmektedir. Bu noktada emzirmekte olan annelerin kullanmakta oldukları ilaçlar, süt yolu ile bebeğe geçebilmektedir. Bu noktada annelerin tüketmekte oldukları besinler ile ilgili olarak süt yolu ile bebeğe geçerek bebekte gaz yaptığına dair bazı bilgiler bulunmaktadır.

Ancak bu konuda net ve kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Annenin içtiği inek sütünün çocuğa gaz yapacağı söylenir. Böyle bir durumun oluşması için bebeğin inek sütüne karşı alerjisi olması gerekir. Sütteki enzimlere, proteine ya da şekere karşı alerjik bir reaksiyon var ise bebekte gaz sancısı olabilir.

Bu noktada bazı uyuşturucu maddeler emzirmekte olan annelerin sütleri ile bebeklerine geçebilmektedir. Özellikle emziren annelerin kesinlikle sigara içmemesi gerekir.

İlgili aramalar: Emziren annenin yediği bebeğe geçer mi? emziren annenin aldığı besinler bebeği etkiler mi?

Lazer epilasyon pahalı mı?

Lazer epilasyon pahalı mı?

Günümüz modern teknoloji sayesinde uygulanabilmekte olan lazer epilasyon kalıcı epilasyon sağlamaktadır. Bu uygulama sayesinde de kıllarda tekrar büyüme olsa bile oluşacak kıllar zayıf, açık ve renkli kozmetik önemi az tüyler biçiminde yer alıyor.

Bu noktada teknolojinin sunmakta olduğu bu yöntem oldukça güvenli bir epilasyon yöntemidir. Ayrıca kullanılmakta olan cihazın kapasitesine ve niteliklerine göre değişmekle birlikte oldukça kısa sürelerde sonuç alınabilmesine olanak sağlayacak bir nitelikte hızlı bir yöntemdir. Ağda uygulamalarında görülebilen cilt enfeksiyonu ve bulaşıcı hastalık riski yoktur.

Bu gibi daha pek çok detay ve husus nedeni ile de uzun vadeli olarak çok daha ekonomik olmaktadır. Toplam maliyet olarak diğer yöntemlerle karşılaştırıldığında çok daha ucuzdur.

İlgili aramalar: lazer epilasyon pahalı mı? lazerle tüy almak ucuz mu?

21 Ekim 2013 Pazartesi

Bebek neden hapşırır?

Bebek neden hapşırır?

Özellikle yeni anne olan bayanlar bebeklerinin en ufak hapşırmasında oldukça büyük bir evham yapabilmektedir. Öyle ki hemen bir doktora gösterme telaşı içerisine girebilmektedir. Ancak annelerin bu denli bir telaşa kapılmasına neden bulunmamaktadır. Çünkü bebeler oldukça sık olarak hapşırmaktadırlar.

Bunun en temel nedeni ile de hapşırmak bebekler için pek çok zaman gayet normal olan bile refleks ve vücutlarının vermekte olduğu normal bir reaksiyondur. Bebeklerin hapşırması konusunda uzmanlar, bebek hapşırığının bir refleks olduğunu, bu refleksin de burun mukozasının uyarılmasıyla ortaya çıktığını belirtmektedirler.

Bebeğin özellikle de kaloriferli evlerde kuru hava ve toz ile temas etmeleri sık sık hapşırmalarına yol açmaktadır. Çok hafif ısı değişiklikleri, hatta ışık ve güneş bile bir bebeğin hapşırmasına neden olabilmektedir. Bu noktada da unutulmaması gereken bu hapşırıkların bebeğe herhangi bir zararının bulunmadığıdır. Bu neden dolayısı ile de annelerin hapşırığı değil, öksürüğü dikkat vermesi gerekmektedir.

İlgili aramalar: bebek niçin hapşırır? bebeğin hapşırması hasta olduğunu mu gösterir? bebeğim hapşırıyor acaba hasta mı?

Bebeğin burnu akıyor ne yapabilirim?

Bebeğin burnu akıyor ne yapabilirim?

Çocuklar burun akıntısı ve tıkanıklığı bazı durumlarda çok da uzun sürebildiği için bebeklerin ağzı açık olarak uyumalarına neden olmaktadır. Özellikle gece vakitlerinde çocuğun ağzı açık olara uyuması sebebi ile bütün bünyenin bir takım sorunları ortaya çıkabilmektedir.

Bu sorunların arısında ağız kuruluğu ve burun fonksiyonları ortadan kalktığı için akciğere giden havanın nemlenmemesi ve soğuk olarak içeriye girmesi nedeni ile bazı birtakım ikincil hastalıklar ortaya çıkabilmektedir. Buna engel olmak amacı ile bulunan ortamın olabildiğince nemli ve sıcak olacak şekilde oluşturulması büyük bir önem arz etmektedir.

Bu iş için günümüzde teknolojide yararlanılabilmektedir. Bu noktada bebeğin bulunduğu ortamı nemlendiren cihazlar bulunmaktadır. Evde çocuğun çokça su içmesi sağlanması gerekmektedir. Çünkü mümkün mertebe içerideki hem enfeksiyon hem de alerjik uyaranların ortamdan uzaklaşması açısından çok önemlidir.

İlgili aramalar: bebeğimin burnu akıyor ne yapabilirim? bebeğin burun akıntısı için ne yapılabilir?

Bebeğe aşı yaptırmak zorunlu mu?

Bebeğe aşı yaptırmak zorunlu mu?

Günümüzde en büyük karmaşalardan biri de bebelerin aşı yaptırılmasının zorunlu olup olmadığıdır. Bu noktada günümüzde insanlar bazı sebeplere dayalı olarak bebeklerinin aşılarını yaptırmak istememektedirler. Sonuç olarak da kendilerini bir karmaşa içerisinde bulmaktadırlar.

Bu noktada öncelikle bebeklerin aşı yaptırmaları oldukça gerekli ve öneme alınması gerekli olan bir durumdur. Çocukların büyük rahatsızlıklara sebep vermekte olan büyük, bulaşıcı ve tehlikeli hastalıklara karşı bağışıklık kazanmasına yardımcı olabilmek için bebeklerin aşı yaptırılması elzem hale gelmektedir.

Bu noktada tüm dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de devlet tarafından bazı yaptırımlar, bebeklerini aşı yaptırmayan aileler için gerçekleştirilmiştir. Bu noktada özellikle devlet tarafından kesinlikle bebeğin aşı yaptırılmasına ihtiyaç duyması durumunda gerekli olan yaptırımları gerçekleştirebilme yetkisine sahiptir.

İlgili aramalar: bebeği aşı yaptırmak mecburi mi?

20 Ekim 2013 Pazar

Emziren anneler acı yiyebilir mi?

EEmziren anneler acı yiyebilir mi?

Emziren annelerin günlük kalori alım miktarı, normal süreçten iki kattan daha fazla olması sebebiyle, belirli besin gruplarını sıklıkla tüketmeleri gerektiği bir süreç geçirmektedirler. Sıvı alımının yüksek düzeyde olduğu bu dönem, bol süt sağlanabilmesi için oldukça büyük önem taşır. Sıvı alımın yarsından fazlasının su içerek olması kalan kısmının ise meyve suları ve günde bir litreye yakın bir düzeyde süt veya türevleri şeklinde yapılması tavsiye edilir.

Bazı maddeler, bazı bebeklerde rahatsızlara ve reaksiyon göstermelerine sebep olabilirler. Acı ve yağlı besinler bu konuda riskli olan besin gruplarındadır. Fazla acı tüketimi veya acı tüketimi, süt yoluyla bebeğe geçebilmekte ve bebekte ağlama nöbetlerine sebep olabilmektedir.

İlgili aramalar: emziren anneler acı yiyebilir mi? bebek emziren kadın biber yiyebilir mi? acı biber yersem sütüme geçer mi?

Bebeğe öksürük şurubu verilir mi?

Bebeğe öksürük şurubu verilir mi?

Öksürük öncelikle bir belirti tipidir. Bu neden dolayısı ile de aslında öksürüğün geçirilmesi ilk amaç değildir. Öncelikle öksürüğün ne olduğunun anlaşılması gerekmektedir ve altında yatan asıl hastalığın geçirilmesi gerekmektedir. Bu durumda aslında öksürüğün nasıl bir öksürük olduğu ve yanında hangi belirtilerin ve bulguların olduğu ile oldukça yakından ilişkilidir.

Eğer bu bir üst solunum yolu enfeksiyonu ise bebek on ila on beş gün kadar öksürecektir. Bu öksürük oldukça normaldir. Bu durumda da yapılacak şey daha çok sıcak sıvılar ve ılık sıvılar vermek olacaktır. Bunun dışında bulunduğu odada aynı zamanda da nem bulunması ve buhar bulunması gerekmektedir.

Ayrıca bal, zencefil ve limon gibi karışımları tüketmesinde oldukça fayda bulunmaktadır. Öksürük şurupları ile genel olarak semptom gidericidir. Yani öksürük şurubu aslında tedavi edici ya da tedaviye katkıda bulunucu bir tarafı bulunmamaktadır. Yapılan araştırmalara göre iki yaşın altındaki çocuklar için öksürük şurupları faydadan çok zarar vermektedirler. Bu neden dolayısı ile bu öksürük şuruplarının iki yaşın altında ki çocuklar için kullanıma izin verilmemektedir.

İlgili aramalar: bebeğe öksürük şurubu verilir mi? öksüren bebeğe ne verilir? bebeğin öksürüğü nasıl geçer?

Anensefali tekrarlar mı?

Anensefali tekrarlar mı?

Anensefali folik asit, bakır ve çinko eksikliği ile ortaya çıkabilen bir hastalıktır. Bu tür eksikliklerin annede oluşması, ve bunların oluşmasına neden olan etkilerin ortadan kaldırılmaması durumunda tekrarlama olasılığı çok güçlüdür. Anensefali anomalisine sahip bir hamilelik geçirmiş olan annelerin, tekrar hamile kalmadan önce uzmanların denetiminde bir süreç yaşamaları önerilmektedir.

Oldukça eziyetli ve büyük psikolojik etkiler yaratabilen anensefali hastalığı, tekrarlama olasılığı ile hem annenin hem de bebeğin yaşamını tehlikeye sokabilir. Hamilelik öncesi dönemde ve hamilelik esnasında sürekli uzman denetiminde kalınması ve daha önce bu hastalığa sebep olan nedenlerin belirlenerek bu doğrultuda takviyeler yapılarak normal bir gebelik süreci geçirilmesi mümkündür. Anensefali hastalığına sahip bir gebelik geçirmiş olan annelerin, sonraki hamileliklerinde çok dikkatli olmaları gerekmektedir.

19 Ekim 2013 Cumartesi

Anensefali neden olur?

Anensefali neden olur?

Anensefali kafa kemiklerinin ve bazı vakalarda beyinin tamamının olmaması, fetüsün doğru yönde gelişememesi anomalisine tıp dilinde verilen isimdir. Anensefali hastalığının oluşumunda annenin sağlığı veya hamilelik süreci içerisindeki çevresel etkiler neden olabildiği gibi genetik bazı işaretlerinde neden olması olasıdır.

Genel olarak Folik asit, bakır, çinko eksikliğine bağlı olarak oluşan bu hastalık, bir takım çevresel ve toksik etkiler nedeniyle de oluşabilmektedir. Anensefali anomalisine sahip bebeklerin yüksek oranda doğmadan önce, doğanlarında doğduktan çok kısa bir süre sonra ölmeleri nedeniyle ve dahası hastalığın hiçbir tedavi yöntemi olmaması sebepleriyle, anensefali teşhisi konan vakalarda, uzmanlar hamileliğin sona erdirilmesi önerisinde bulunabilirler.

Tedavisinin bulunmayışı, doğumdan sonra ölmesi sonucu ebeveynlerde oluşturacağı psikolojik rahatsızlıklar, bakım sürecinin oldukça pahalı olması ve sadece yaşatmaya çalışırken birçok eziyet çekmesi gibi sebepler yüzünden, anensefali hastalığına yakalanmış olan bebeklerin, daha hamilelik sırasında hamileliğin sonlandırılması en doğru çözümdür. Hamileliğin ilk safhalarından itibaren uzmanlar tarafından kontrol altında tutulan anneler, anensefali teşhisinin erken konularak, çözüme daha çabuk ulaşılmasında önemli bir rol oynar.

İlgili aramalar: anensefalinin nedenleri nelerdir? anensefali neden olur? bebek neden beyinsiz doğar? bebeğin beyninin olmayışının nedenleri neler?

Düşük hapı işe yarar mı?

Düşük hapı işe yarar mı?

Bu konuda çeşitli ilaçlı yöntemler bilinmekte ve kullanılmaktadır. Ancak her yöntemin ancak gebeliğin dönemi ile ilgili olarak düşük yaptırma olasılığı olduğu gibi, bu yöntemlerin büyük bir kısmı anne sağlığına zarar veren unsurlarda taşımaktadır.

Fransa’ da geliştirilmiş olan Mifepristol isimli tablet ile birlikte mizoprostol isimli tabletin beraber olarak ve doğru zamanlamayla kullanılması sonucunda düşük yaptırdığı bilinmektedir. Buna rağmen yan etki ve insan sağlığı konusunda oldukça güven verici sonuçlar ortaya koymuş olan bu ilaçlar, dünya genelinde çok az ülke sağlık bakanlığı tarafından onaylanarak satışa sunulmuştur. Satışa sunulmamasının en büyük nedeni ise ilaçların herhangi bir neden ve etki yaratma olasılığı değil, kürtaj karşıtı düşüncenin yoğun baskısıdır. Ülkemizde de sağlık bakanlığı tarafından onaylanmamış ve satışı yasak olan bir ilaçtır.

İlgili aramalar: düşük hapı işe yarar mı? düşük hapı oluyor mu?

18 Ekim 2013 Cuma

Düşük hapı nasıl kullanılır?

Düşük hapı nasıl kullanılır?

Düşük hapı dünyanın birçok ülkesinde satışta olmayan, pek çok tartışmayı da geliştirilmesiyle beraberinde getiren bir ilaçtır. Doğrudan düşük yapmayı gerçekleştirmeyen, ancak bir süreç sonunda ve iki ilacın birlikte kullanılması sonucu, istenmeyen gebeliklerin kürtajsız ve sadece ilaçla sonlandırılmasını sağlayan düşük hapı, tüm dünya da kürtaj karşıtı düşünce tarafından ciddi bir blokaj durumuyla karşı karşıya kalmıştır.

Fransa’da geliştirilmiş olan Ru-486 isimli ilaç gebeliğin erken döneminde kullanılarak, embriyonun rahim içerisine yerleşmesi kısmına engel oluşturuyor. Bununla birlikte embriyonun yerleşmesinin ve gebeliğin ilerlemesinin ardından bir başka ilaç olan mizoprostol isimli tabletin kullanılması sonucu, düşük gerçekleşiyor ve gebelik kürtaj yaptırmadan sonlandırılmış oluyor.

Herhangi bir aşırı yan etkiye ve insan sağlığına zararı bulunmadığı tespit edilmiş olan bu ilaç, dünya genelinde kürtaj karşıtları tarafından yoğun bir baskı altında tutulmaktadır. Bunun en büyük nedeni denetlenmesi gereken bir ilaç olması ve denetiminin zor olmasıdır. Aksi halde bilinçsizce ya da bilerek ilerlemiş gebeliklerde kullanılabilir bunun sonucunda bedensel ve zihinsel gelişiminin büyük bölümünü tamamlamış bebeğin ve ayrıca annenin hayatı riske girebilir.

Düşük hapı Ru-486 Amerika’da FDA tarafından onaylanmış nadir Avrupa ilaçlarından biri olsa da, büyük bir baskı sebebiyle henüz ülkede satışa çıkarılabilmiş durumda değildir. Ülkemizde de düşük hapının satışı yoktur.

İlgili aramalar: düşük hapı nasıl alınır? düşük hapı nasıl kullanılır?

Miyom tekrarlar mı?

Miyom tekrarlar mı?

Sebebi tam olarak bilinmemekle beraber, genetik yatkınlığa sahip olduğu tespit edilmiş olan miyom, östrojen yani kadınlık hormonuna bağımlı birselim urdur. İyi huylu bir ur olan miyomun kansere dönüşme riski bulunmamakla birlikte, rahimde bulunan adele tabakası, tıp dilinde miyometriyum olarak tanımlanan tabakada oluşan miyomların, sürekli büyümesi ve bu büyümeye bağlı olarak ortaya çıkan rahatsızlıklar sebebiyle tedavi edilmesi gereklidir.

Oldukça sık görülen bir rahatsızlık türü olan miyomların tekrarlaması olasılığı bulunmaktadır. Tekrarladığında genel olarak daha fazla yayılmış şekilde geri dönen miyomların tümünün bulunarak çeşitli yöntemler aracılığıyla temizlenmesi gereklidir. Otuzlu ve kırklı yaşlardaki bayanların yüzde otuz, yüzde kır oranlarında yakalandıkları bu rahatsızlık, panik ve endişe uyandırmaması gereken, ancak büyümesi olasılığı sebebiyle de tedavi edilmesi mutlaka şart olan bir rahatsızlık türüdür.

İlgili aramalar: miyom nükseder mi? miyom tekrarlar mı? miyom yeniden çıkar mı?

LDH nedir?

LDH nedir?

Hücre içerisinde yerleşmiş bir enzim olan Laktat dehidrogenaz, kısa adıyla LDH, kandaki oranına göre karaciğer ve kalp rahatsızlıklarının tanılanmasında kullanılır. Karaciğer, kalp kası, iskelet kası, böbrek ve alyuvarlar en çok bulunduğu bölgelerdir.

LDH nin kandaki normal değerleri yaşa göre farklılıklar göstermektedir, doğum sonrasından bir yaşına kadar ki dönem kandaki en yüksek seviyesindedir. Kan testinde ölçülen LDH seviyesi, çeşitli hastalıkların habercisi olarak algılanarak, bu hastalıkların teşhis edilmesi için gerekli diğer testlerin yapılmasının önünü açar.

Hamilelik sırasında LDH’ nin kandaki oranında olağan koşullarda bir değişiklik olmaz, ancak bazı hastalıkların sebebiyet verdiği değişiklikler LDH nin kandaki oranını etkiler. Kandaki LDH oranı Beyin damarlarında oluşan bazı olumsuzluklar, karaciğer hastalıkları, kalp hastalıkları, kan hastalıkları ve daha birçok ciddi rahatsızlığın ilk belirteci olabilir.

İlgili aramalar: ldh nedir? ldh'ın açılımı nedir?

PTZ nedir?

PTZ nedir?

PTZ testi veya PT testi, Protrombin Zamanı Testi, kanın pıhtılaşması konusunda yaşanmakta olan düzensizliklerin sebeplerinin belirlenmesinde kullanılan bir koagulasyon testidir. PTZ testi cerrahi operasyonlar öncesinde istenen önemli testlerden biri olduğu kadar, birçok durumun tanılanması ve belirlenmesinde de sıklıkla istenmekte olan bir test türüdür. Pıhtılaşma sorunlarının tanısının konulmasında önemli bir belirteç olan diğer testlerle birlikte istenen Protrombin Zamanı Testi, yaşamsal önemdeki birçok hastalığın tanısının konulmasını sağlayan bir test türüdür. Hepatit, damar içi pıhtılaşma sebebiyle oluşan damar tıkanıklıkları, siroz, masif kan transfüzyonu, Safra kanalı tıkanıklıkları ve benzeri birçok rahatsızlığın tanılanmasını sağlayan Protrombin Zamanı Testi, uzmanlar tarafından hastalardan sıklıkla istenmekte olan bir testtir.

16 Ekim 2013 Çarşamba

Faktör V Leiden Mutasyonu

Faktör V leiden mutasyonu nedir?

Ülkemizdeki gebeliklerde de yüzde dokuz gibi yüksek bir oranla görülmekte olan Faktör V Leiden mutasyonu, genetik yatkınlığa sahip bir kan pıhtılaşmaması rahatsızlığıdır. On iki ayrı faktör ve yanı sıra Protein C ile Protein S gibi maddelerin rol oynadığı kan pıhtılaşması süreci, bu maddelerin bazılarında oluşan fazlalaşma veya azalma sonucunda düzensizleşerek, pıhtılaşmama veya hızlı pıhtılaşma gibi sonuçlar ortaya çıkmasına neden olurlar.

İlk defa Hollanda’ nın Leiden kentinde tespit edilmiş olan Faktör V Leiden ismi ile anılmaktadır. Dünyada ki sağlıklı bireylerin yüzde üç ile on iki arasında değişen bir sıklıkta rastlanılmaktadır. Faktör V Leiden mutasyonu rahatsızlığına yakalanmış olan anne adayları yakından takip edilmeleri gereken bir hamilelik öncesi ve hamilelik süreci geçirmelidirler. Uzmanlar tarafından kontrol altında tutulmayan annelerin sonu ölümcül olabilecek etkilere maruz kalması olasıdır.

İlgili aramalar: faktör v leiden mutasyonu nedir? faktör 5 leyden mutasyonu

Düşük Hapı Nedir?

DÜŞÜK HAPI

Fransa’ da geliştirilmiş olan Ru-486 isimli bir ilaç olan düşük hapı, etkin maddesi olan mifepristol ismi ile de anılmaktadır. Gebeliğin en erken dönemlerinde etki ederek, gebeliğin sonlanmasında yardımcı olan tablet şeklindeki ilacın direk olarak düşük yaptırdığını söylemek hatalı bir tanımlama olur. Mifepristol kullanımı sayesinde, gebeliğin en erken döneminde sperm ve yumurta hücresinin birleşiminin ardından oluşan embriyonun rahim içerisinde yerleşmesinin önüne geçmektedir. Embriyonun rahim içerisine yerleşmesinden sonra ise gebelik daha ileri aşamalar taşındığında, düşüğün gerçekleşebilmesi için mizoprostol adı ile bilinen başka bir ilaçla birlikte kullanılması gereklidir. Bu iki ilacın birlikte kullanımı sonucunda, erken gebelik döneminde istenmeyen gebelikler kürtaja gereksinim duyulmaksızın düşük yoluyla sonlandırılabilmektedir.

Ülkemiz dahil olmak üzere birçok ülke tarafından yasaklı durumda bulunan Ru-486, Amerikan FDA tarafından Avrupa’ da geliştirilmiş olan birçok ilaç henüz onaylanmamışken, Ru-486 onay almıştır. Bununla birlikte kürtaj karşıtı yoğun lobi sebebiyle ilaç Amerika’da da satışta değildir.

İlgili aramalar: düşük hapı nedir? düşük hapı işe yarıyor mu? bebek düşürmek için ilaç var mı?

Boş Gebelik Nedir?

BOŞ GEBELİK

Anne ve baba yumurtalarının bir araya gelerek, zigotun ve embriyonun oluşup rahime yerleşmesi sürecinin normal olarak işlemesinin ardından, zigot ve embriyonun ikiye bölünmesi sonucu gebelik normal şekilde oluşmuşken, bölünen bu zigot ve embriyonun bir kısmı bebeği besleyen plasenta ve eklerini yani zarı, diğer kısmı ise bebek olarak gelişir. Plasenta ve ekleri gelişirken, bebek herhangi bir nedenle gelişmemeye başlarsa bu durum tıp dilinde boş gebelik olarak tanımlanmaktadır.

Halk arasında sıklıkla yalancı gebelikle karıştırılan boş gebelik, gebelik durumunun olağan şekilde başlaması ve devam etmesine rağmen, yalancı gebelikte gebelik hiç oluşmamaktadır. Boş gebelikte hamilelik olağan bir süreç olarak işlemiş ve gebelik oluşmuş, ancak herhangi bir sebebe bağlı olarak sürdürülememiştir. En sık görülen sebep bebekte genetiğe dayalı kromozomal hastalıkların olmasıdır, bu anlamda bir doğal seleksiyon, doğal seçim mekanizması olarak çalışmakta olan bu süreç, hasta olan ve yaşamla bağdaşamayacak olan embriyonun yaşamını sürdürememesi ve ilerleyen aşamada gebeliğin düşükle sonlanmasıdır. Doğal seyrine bırakılan boş gebeliklerin sonucu düşükle olacaktır, ancak bazı durumlarda bu doğal sürecin kısalmasında ve düşük sırasında ortaya çıkabilecek kanama ve diğer etkilerin önüne geçebilmek için uzmanların önerdiği çeşitli yöntemler kullanılmaktadır.

İlgili aramalar: boş gebelik nedir? boş gebelik nasıl olur? boş hamilelik ne demektir?

APTT nedir?

APTT nedir?

Pıhtılaşma sisteminin düzensizlik ve bozukluklarının teşhisinde kullanılan Aktive Parsiyel Tromboplastin Zamanı veya kısa adıyla APTT bir koagulasyon testidir. Orjinal adı "activated partial thromboplastin time" dır. Kanın pıhtılaşmasında oluşabilecek düzensizliklere neyin neden olduğunu bulmak amacıyla, özellikle cerrahi operasyonlar öncesinde başvurulan bir laboratuar testidir.

Hamilelik sırasında uygulanan testlerden biri olan APTT, sayesinde doğum esnasında ortaya çıkabilecek kanamalarda risk almamak veya en aza indirmek amacıyla uygulanabilir. APTT yüksekliği çeşitli karaciğer hastalıkları, kan hastalıkları, damar içinde yaşanabilen pıhtılaşmalardan kaynaklı tıkanıklıklar, hemofili, K vitamini yetersizliği ve benzeri birçok rahatsızlığın tanısın konulmasında ilk belirteçtir. Yaşamsal önemi olan birçok rahatsızlığın tanılanmasında önemli rol oynayan APTT testi, uzmanlar tarafından gerekli görüldüğü durumlarda mutlaka yaptırılması gereken bir testtir.

İlgili aramalar: aptt nedir? aptt'nin açılımı nedir? laboratuvar testlerinde aptt ne demek?

15 Ekim 2013 Salı

ALP nedir?

ALP nedir?

Karaciğer ve kemik dokusu kaynaklı bir enzim olan ALP veya tıp dilindeki açılımıyla alkalen fosfataz, kan testleri aracılığıyla kandaki oranı tespit edilerek, birçok rahatsızlığın belirtisi olarak kullanılmakta ve teşhise yardımcı olmaktadır.

ALP’ nin kandaki oranının yükselmesi karaciğer ve karaciğere bağlı birçok rahatsızlığın belirtisi olduğu gibi, Kemik dokularıyla ilgili gelişen bazı rahatsızlıklarında ortaya çıkarılmasında rol oynarlar. Bununla beraber hamilelik sırasında veya kırılmış ancak iyileşme sürecinde olan kemikler sebebiyle de kandaki oranları yükselebilir. Gelişme çağındaki çocuklar ve ergenlik dönemindeki çocuklarda da kemik gelişimine bağlı olarak kandaki ALP miktarı normal olarak yükselebilir. Doğum kontrol ilaçları veya bazı ilaçlar sebebiyle kandaki ALP miktarı yükselebilir veya düşebilir.

İlgili aramalar: ALP nedir? ALP ne demektir? ALP'nin açılımı nedir?

13 Ekim 2013 Pazar

AST Nedir?

AST nedir?

Karaciğer rahatsızlıklarının tespit edilmesinde kullanılan bir laboratuar testi olan AST, aslında vücudumuzda en fazla karaciğer ve böbrek hücrelerinde bulunan Aspartat aminotransferaz isimli bir enzimdir. Normal koşullarda karaciğer tarafından depolanmakta olan bu enzimler, çeşitli nedenlere bağlı olarak karaciğer hücrelerinde oluşan hasarlar sonucunda kana karışırlar. Laboratuar testi sayesinde kandaki varlığı ve oranı tespit edilen bu enzim türü, karaciğer ve bağlı birçok rahatsızlığın ilk belirteci olarak görülürler.

ALT ve AST değerlerinin kandaki birbirlerine göre oranlarına göre pek çok teşhis ve tanı konulabilmekte veya birçok rahatsızlığın şüphesini gidermek amacıyla daha geniş perspektifli testlerin yapılması sağlanmaktadır. Karaciğer hastalıklarına genetik yatkınlığı olan, uzun süreli halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, vücutta kaşıntılar, bulantı kusma, alkol kullanımının yoğun olması ve benzeri bir çok olumsuzluktan şikayetçi olunduğunda uzmanlar tarafından AST testi yapılması istenmektedir.

İlgili aramalar: AST nedir? AST ne demek? AST neden yükselir?

ALT nedir?

ALT nedir?

ALT enzimi açılımı Alanin aminotransferaz olan ve bazen SGPT olarak da isimlendirilen (Serum glutamik pirüvik transaminaz) hücre sitoplazmasında bulunan aminotransferaz grubu bir enzimdir. İnsan vücudunda en fazla karaciğer ve böbrek hücrelerinde görülmektedir. Karaciğer tarafından kana salınan bu enzimler, karaciğerde oluşan hasarların ilk belirleyicisi rolünü oynarlar. Zira normal şartlarda bu enzimler karaciğer tarafından depolanarak kana karışmazlar. Ancak karaciğer hücrelerinde oluşan bazı hasarlar sonucunda kana karışan ALT enzimi böylece kan testleri sırasında tespit edilebilirler.

Bu enzimin kanda yükselmesinin kalp yetmezliği, karaciğer hasarı, siroz, tıkanma sarılıkları, yaygın travmalar, karaciğer tümörü, karaciğer yağlanması ve benzeri birçok rahatsızlığın işareti ve ilk belirleyicisidir. Kanda yükseldiğinin tespit edilmesi sonucunda vakalar, daha geniş perspektifte bir taramadan geçirilerek, doğru teşhisin konulması sağlanır.

İlgili aramalar: ALT nedir? ALT neden yükselir? sgpt nedir? ALT'nin açılımı ne?

Anensefalinin tedavisi var mı?

Anensefalinin tedavisi var mı?

Bebeklerin kafatası kemiklerinin büyük bölümünün, beyninin büyük bölümünün veya tamamının olmaması olarak ortaya çıkan bir rahatsızlık olan anensefali, herhangi bir tedavisi olmayan bir hastalık türüdür. Annenin sağlıksız koşullardaki yaşamı, sosyoekonomik durumun kötülüğü, bakır, çinko ve folik asit eksikliği, olumsuz çevresel faktörler, toksik etkiler gibi birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkar.

Bu rahatsızlığın herhangi bir tedavisinin olmaması, anensefali bebeklerin büyük bir kısmının ölü doğması, canlı doğanlarında kısa bir süre yaşadıktan sonra ölmesinin kesin olarak bilinmesi sebebiyle, teşhisin kesin olarak konulmasının ardından uzmanlar tarafından bebeğin tahliyesi istenir. Sadece beyin sapının olduğu hiç beyin bulunmadığı ve kafatasının çok büyük bir bölümünün olmadığı çeşitli vakalar görülmüştür.

Hamilelikte keten tohumu kullanılır mı?

Hamilelikte keten tohumu kullanılır mı?

Keten tohumu omega-3 yağ asidi deposu olarak bilinen, birçok faydalı takviyeler içeren bir bitkidir, bu sebeple tüketilmesi tavsiye edilen bir takviye gıdadır. Bununla birlikte keten tohumu östrojen hormonunu taklit etme özelliğine sahip bir besindir ve bu ve daha birçok başka özellikleri sebepleriyle çeşitli hormonal etkiler yaratabilme özelliğine sahiptir.

Bu nedenlerle sağlığa yüksek faydaları bulunan bir bitki olsa da doktorunuza danışmadan hamilelik ve emzirme esnasında kullanılmaması gereken bir gıdadır. Sentetik bir çok ilacın bağırsak emilimini engellediği bilinen keten tohumu, ilaçlarla aynı anda kullanılmaması gereken en az iki saat arayla kullanılması tavsiye edilen bir bitkidir. Hormonal etkiler yaratma olasılığı hamilelik sırasında düşüklere sebep olabilecek etkiler yaratabilmektedir.